Dinozor

Dinozor Masalı

Dinozor Masalı: Tiko, kaybolan taş ve yiyecekleri bulur, cesareti ve dürüstlüğüyle vadide herkesin sevgisini kazanır.

Bir varmış, bir yokmuş. Çok eski zamanlarda, dünya henüz çok gençken, devasa yaratıkların yaşadığı bir vadi varmış. Bu yaratıkların adı dinozormuş. Dinozorlar kimi zaman kocaman, kimi zaman minicikmiş. Bazıları otçul, bazıları etçilmiş; bazıları gökyüzünde süzülür, bazıları nehirlerde yüzermiş. Bazıları uzun kuyrukları ve güçlü dişleriyle dikkat çeker, bazıları ise minik ama keskin gözleriyle her şeyi görebilirmiş.

Bu dinozorlar sayesinde ormanlar, nehirler ve vadiler dengede yaşarmış; her şey bir düzen içinde var olurmuş.

İşte böyle bir zamanda, yeşil yapraklarla dolu bir vadide küçük bir dinozor yaşarmış. Adı Tiko imiş. Tiko diğer dinozorlardan farklıymış; çok meraklıymış ve yeni yerler keşfetmeyi çok severmiş. Kavga etmek istemez, herkesle arkadaş olmak istermiş. Kocaman patileri ve kısa ama güçlü kuyruğu sayesinde hem hızlı koşabilir hem de ormanın derinliklerinde rahatça dolaşabilirmiş.

Bir sabah Tiko, güneş doğarken uyanmış ve “Bugün yeni bir macera zamanı!” demiş. Azıcık yiyecek almış ve vadide keşfe çıkmış. Kuş seslerini dinlemiş, rengarenk kelebekleri izlemiş. Bir süre yürüdükten sonra yorulmuş ve büyük bir taşın üzerine oturup dinlenmeye karar vermiş.

Tam o sırada ağaçların arasından tuhaf bir gölge görmüş. Gölgeyi dikkatle takip eden Tiko, nehir kenarında koca bir dinozorun büyük bir çuvalı sakladığını fark etmiş. Dinozor, kimse görmesin diye sağa sola bakmış, çuvalı gizlemiş ve uzaklaşmış.

Tiko merakla çuvalın yanına gitmiş ve açmış. İçinde parlayan taşlar, altın gibi değerli şeyler varmış. Tiko önce şaşırmış, sonra düşünmüş: “Bunlar mutlaka birine ait olmalı.” Çuvalı güvenli bir yere saklamış ve yoluna devam etmiş.

Bir süre sonra bilmediği bir köye varmış. Köydeki dinozorlar onu görünce şaşırmış, ama hemen misafir etmişler. Tiko onlarla birlikte güzel bir öğle yemeği yemiş ve akşam olana kadar köyde dolaşmış.

Ertesi sabah köy halkı Tiko’ya merakla bakmış. Tiko biraz düşünmüş ve “Ben kaybolan şeyleri bulabilirim. Geleceği görebilen bir dinozorum.” demiş.

O sırada köyde bir dinozorun yiyecekleri kaybolmuş. Köy halkı endişeyle Tiko’nun yanına gelmiş. Tiko küçük bir kase su istemiş, suya dikkatle bakmış ve “Yiyecekler ne gökyüzünde, ne suda, ne de çalılıkta… Ama bir ağacın dibinde bekliyor.” demiş.

Herkes söylediklerini dikkatle dinlemiş ve kısa süre sonra yiyecekler bulunmuş. Köy halkı çok sevinmiş ve Tiko’ya hayran kalmış.

Günlerden bir gün, bir dinozorun minik bir kuşu kaybolmuş. Tiko yine suya bakmış, biraz düşünmüş ve “Kuş ne uçtuğu ağaçta, ne saklandığı çalılıkta, ortada bir yerde bekliyor.” demiş.

Kuş, köyün ortasındaki büyük taşın üstünde bulunmuş ve minik dinozor çok mutlu olmuş. Herkes Tiko’nun başarısını konuşur olmuş.

Tiko’nun ünü uzak diyarlara kadar gitmiş. Büyük ormanın kralı olan padişah dinozor, uzun zamandır kaybolan değerli taşını bulabilecek bir dinozor arıyormuş. Tiko’yu sarayına davet etmiş.

Sarayda padişah elindeki parlayan taşı göstermiş. Tiko taşı dikkatle incelemiş; rengini, ışık kırılmalarını, şeklini gözlemlemiş. Sonunda taşın içinde küçük bir bölme olduğunu fark etmiş. Bölmeyi açmış ve içinden bir kağıt düşmüş. Kağıtta padişahın kaybolan hazinesinin yeri yazıyormuş.

Padişah çok sevinmiş ve Tiko’ya teşekkür etmiş. Onu ödüllendirmek için en değerli taşını ve saraydan cesaret madalyasını vermiş.

Tiko artık sadece kaybolan şeyleri bulan bir dinozor değil, aynı zamanda cesur ve dürüstlüğüyle herkesin hayran olduğu bir kahraman olmuş.

Tiko ve vadideki dostları günlerini oyun oynayarak, yeni maceralar planlayarak geçirmişler. Her gün bir şeyler keşfetmiş ve birlikte çalışmanın, dürüst olmanın önemini öğrenmişler.

Gökten üç elma düşmüş: biri bu masalı dinleyen çocukların başına, biri Tiko’nun başına, biri de tüm dinozorların başına…

Masal burada bitmiş.

Bu Dinozor Masalını Beğendiyseniz…

Maymun Masalı veya Timsah Masalı okumak ister misiniz?

Daha fazlası için Hayvan Masalları sayfamızı ziyaret edin!