Bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde Keloğlan adında, annesi ve babasıyla beraber yaşayan fakir bir çocuk varmış. Ailesi çok yoksulmuş, ama birbirlerine olan sevgileri çokmuş. Babası çobanlık yaparak evin geçimini sağlarmış. Köylülerin ineklerini, koyunlarını ve kuzularını sabah erken alır, dağlara götürür, orada otlatırmış. Akşam olunca da köye döner, hayvanları ağıra sokarmış.
Günlerden bir gün, Keloğlan’ın babası yine hayvanları otlatmak üzere dağlara çıkmış. Bir süre sonra, kötü adamlar olarak bilinen eşkıyalar babasının yanına gelmişler. Onlardan birkaç tane inek, koyun ve kuzu vermesini istemişler. Babası ise; “Bu hayvanların hepsi bana emanet. Ben geçimimi çobanlık yaparak sağlıyorum. Size hiçbirini veremem.” demiş.
Bunun üzerine eşkıyalar babasını yakalayıp iple bağlamışlar ve uzak bir zindana atmışlar. Bütün hayvanları da alıp götürmüşler.
Köyde Endişe ve Arama Çalışmaları
O akşam, babası ve hayvanları köye dönmeyince köylüler meraklanmış. Keloğlan ve annesi de büyük bir endişeye kapılmışlar. Günlerce yakınlardaki dağlarda aramışlar ama bir türlü bulamamışlar.
Keloğlan ve annesi bu duruma çok üzülmüş, köylüler ise hayvanlarını kaybettikleri için artık aramaktan vazgeçmişler. Aradan uzun bir zaman geçmiş. Keloğlan her gün babasını merak eder, düşünürmüş. Annesiyle geçimleri gitgide zorlaşmaya başlamış. Para kazanmaları gerekiyormuş.
Keloğlan’ın Çoban Olma Kararı
Bu sırada köylüler yeni hayvanlar almışlar ancak onları otlatacak çoban bulamıyorlarmış. Keloğlan, “Ben çobanlık yapabilirim.” demiş. Köylüler, “Sen çobanlık yapacak yaşta değilsin, okuluna git. Biz çoban buluruz.” demişler.
Ama Keloğlan’ın asıl amacı kaybolan babasını bulmakmış. Bu yüzden köylülerin itirazlarına karşı çıkmış ve onları ikna ederek çobanlık yapmaya başlamış.
Dağlarda Çobanlık ve Eşkıyalarla Karşılaşma
Tıpkı babası gibi sabah erkenden inekleri, koyunları ve kuzuları dağlara götürüp akşama kadar otlatıyormuş. Bir gün yine sabah hayvanları dağa çıkarmış. Hayvanlar otlarken kendisi bir ağacın altında uzanmış ve yorgunluktan uyuyakalmış. Bu sırada hayvanlar susadıkları için dağın yamacındaki dereye inip su içmişler.
Keloğlan uyandığında hava iyice kararmaya başlamış. Etrafa dağılmış hayvanları bir araya toplamak için dere kenarına inmiş. Bir bakmış ki eşkıyalar hayvanları toplamaktalarmış. Keloğlan telaşla yanlarına gitmiş, “Ne yapıyorsunuz? Onlar bana emanet edilen hayvanlar.” demiş.
Ama eşkıyalar Keloğlan’ı hiç umursamamış ve hayvanları toplamaya devam etmişler.
Cesur Keloğlan ve Zeka Dolu Planı
Keloğlan ısrar edince eşkıyaların başı olan adam, “Sen hangi cesaretle bize karşı geliyorsun? Geçen sene karşı çıkan çobanı zindana attık. Eğer devam edersen seni de atarız.” demiş.
Keloğlan, babasını yakalayanların bu eşkıyalar olduğunu anlayınca hemen bir plan yapmış:
“Tamam, ne kadar hayvan istiyorsanız alın. Hatta beklerseniz size köyden daha fazla hayvan getirebilirim.” demiş.
Eşkıyalar, “Hah, bak işte böyle akıllı çocuk. Sana bir şey yapmayalım, hadi git, köydeki tüm hayvanları getir.” demişler.
Köylülerin Yardımı ve Eşkıyaların Yakalanması
O sırada köylüler, Keloğlan ve hayvanların akşam olmasına rağmen köye dönmemeleri üzerine onları aramaya çıkmışlar. Keloğlan ise koşarak köye doğru ilerlerken, kendisini arayan köylülerle karşılaşmış ve olan biteni anlatmış.
Köylüler hemen eşkıyaların olduğu yere gelmişler. Gizlice saklandıkları yerden çıkıp eşkıyaların hepsini yakalamışlar.
Babayı Kurtarma ve Mutlu Son
Keloğlan, eşkıyalarından babasının hangi zindanda hapsolduğunu öğrenmiş. Hemen o zindana gidip babasını kurtarmış.
Köylüler ise eşkıyaların hepsini polise teslim etmişler. Keloğlan’ın babası tekrar çobanlığa devam etmiş. Keloğlan ise okullar açılınca kaydını yaptırmış ve eğitimine başlamış.
Keloğlan ve ailesi, tekrar eski günlerdeki gibi mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüşler.
Böylece Keloğlan’ın cesaret dolu macerası, pek çok Keloğlan masalı arasında parlayan bir hikaye olmuş.