Bir varmış bir yokmuş. Çok eski zamanlarda küçük bir köyde türlü türlü sebzelerin yetiştiği bir tarla varmış. Bu tarlada küçük bir fare yaşarmış. Tarlanın bir köşesine küçük bir ev yapmış. Tarlada yetişen sebzelerle ve tarlada çalışan insanların yedikleri yemek artıklarıyla karnını doyurulmuş. Bütün gün tarlada gezer, tarlada yaşayan başka hayvanlarla arkadaşlık edermiş. Hayatından oldukça memnunmuş.
Tarla faresinin şehirde yaşayan bir fare arkadaşı varmış. Bu şehir faresinin bir gün aklına arkadaşı gelmiş. Uzun zamandır arkadaşı tarla faresini görmediği için onu çok özlemiş. Bir gün onu görmek için yollara düşmüş. Köye ulaştığında karşısına kocaman bir tarla çıkmış.
Tarlanın içinde yürürken, “öf, burası da ne kadar kötü kokuyor. Üstelik çok karanlık ve ıssız bir yer.” demiş. Uzunca bir yürüyüşten sonra tarla faresinin evini bulmuş. Hemen kapıyı çalmış. Kapıyı açan Tarla faresi karşısında şehir faresini görünce çok şaşırmış. ”Aa sen misin? Ne kadar güzel bir sürpriz bu.” demiş.
Tarla faresine sımsıkı sarılan şehir faresi. ”Arkadaşım seni yıllardır görmüyordum. Geçenlerde aklıma geldin. Seni çok özledim. O yüzden çıkıp geldim.” Demiş. Özlemle birbirlerine sarılan fareler içeri girmişler. Saatlerce sohbet etmişler. Tarla faresi, “Arkadaşım, sen çok uzun yoldan geldin. Acıkmışsındır. Güzel bir yemek yiyelim, sonra seni biraz gezdireyim.” demiş.
Tarla Faresi yemek masasına biraz buğday tanesi, biraz arpa, bir tane havuç, azıcık da peynir parçası koymuş. Masadaki yiyecekleri gören şehir faresi şaşkınlığını gizleyememiş. “Vah vah vah! Bunlar nedir arkadaşım? Sen böyle şeylerle mi besleniyorsun? Aç kalırsın, güçsüz olursun ve hastalanırsın böyle. Benim yaşadığım yerde peynirler, pastalar, etler, türlü türlü meyveler ne ararsan var.” demiş.
Tarla faresi arkadaşının bu dediklerine pek kulak asmamış. “Hadi yemeğimizi bitirelim, dışarıda gezelim biraz.” demiş. Yemeklerini yedikten sonra tarlada gezmeye başlamışlar. Şehir faresi yine dayanamamış. “Arkadaşım, buralar çok kötü kokuyor. Hem çok karanlık hem de çok ıssız. Benim yaşadığım yer mis gibi kokuyor ve tertemiz.” demiş.
Tarla faresi arkadaşının bu dediklerine de pek kulak asmamış. Eve döndüklerinde biraz daha sohbet edip yatıp uyumuşlar. Ertesi sabah uyandıklarında tarla faresi kahvaltı hazırlamış. Biraz mısır tanesi, biraz peynir ve marul koymuş masaya. Şehir faresi istemeye istemeye de olsa yemiş masadaki yiyecekleri. Artık vedalaşma zamanı gelmiş.
Şehir faresi evden ayrılırken, “Önümüzdeki ay seni evime bekliyorum, mutlaka gel.” demiş. Aradan bir ay geçmiş. Tarla faresi şehir faresinin evine gitmeye karar vermiş. Uzunca bir süre sonra şehire ulaşmış. Şehrin caddelerinde yürürken önünden arkasından gelip geçen arabalardan doğru düzgün yürüyememiş. Hatta yolun karşısına geçerken az daha arabanın altında kalıyormuş. Sonunda arkadaşının yaşadığı binaya gelmiş.
Şehir faresi karşısında tarla faresini görünce sevinçle sarılmış ona. Hemen içeri girmişler. Bir odanın köşesinde küçük bir delik varmış. O delikten içeri girmişler. “İşte benim yaşadığım yer burası. Gördüğün gibi her yer tertemiz. İstediğim zaman evin mutfağına gidip canımın istediği her şeyi yiyebiliyorum. Sen uzun yoldan geldin. Hadi geçelim mutfağa bir şeyler yeriz.” demiş.
Şehir faresi mutfakta buzdolabını açmış, yağlar, ballar, türlü türlü peynirler ve etlerden oluşan güzel bir masa hazırlamış. Tarla faresi masadaki yiyecekleri görünce çok şaşırmış. Tam sofraya oturup yemeye başlayacaklarken o sırada evin kapısı açılmış. Fareler korkuyla kaçıp delikten içeri girmişler. Tarla faresi “ne oldu şimdi, neden kaçtık” diye sormuş.
“Evin sahibi geldi bizi mutfakta görürlerse hiç iyi olmaz” demiş şehir faresi. Aradan biraz zaman geçmiş. Şehir faresi başını delikten dışarı çıkarıp ortalığı koloçan etmiş. Dönüp tarla faresine “Hadi geçelim mutfağa kimseler yok.” demiş. İki fare tekrar mutfağa gelmişler. Yiyeceklerden bir parça koparmadan miyav diye bir ses duymuşlar.
Şehir faresi tarla faresinin kolundan tuttuğu gibi kaçmaya başlamış. Tekrar deliğe girip beklemeye başlamışlar. Tarla faresi “yine ne oldu? neden deliğe gizlendik” diye sormuş. “Hiç sorma evin bir kedisi var. Onun sesini duydum. O yüzden kaçtık arkadaşım. Bu kedi nefes aldırmıyor bana. O yokken hallediyorum bu işleri.” demiş şehir faresi.
Başını delikten dışarı çıkaran şehir faresi, kedinin olmadığını görünce, “hadi çıkalım, yemeğimize devam edelim” demiş. Bunun üzerine tarla faresi, “Arkadaşım ben artık evime gideyim. Belki sen burada benim evimdeki yiyeceklerden daha fazlasını ve daha lezzetli olanları bulabiliyorsun. Ama böyle korkuyla yaşamaktansa benim yaşadığım tarlada korkusuzca, özgürce, hiçbir şeyden çekinmeden rahat rahat yaşayıp bir lokma buğday, bir lokma arpa yerim daha mutlu olurum.” demiş. Ve bir an önce mutlu ve huzurlu yaşadığı tarlasına dönmek için yola koyulmuş.
Tarla Faresi ile Şehir Faresi Özeti
Tarla Faresi, basit ve huzurlu tarlasında mutluymuş. Şehir Faresi onu ziyarete gelmiş; Tarla Faresi, güvenli hayatını arkadaşıyla paylaşmış. Şehirde lüks yiyecekler ve modern yaşam olsa da Tarla Faresi, tehlikeler yüzünden korkmuş ve özgür olduğu tarlasına dönmüş. Masal, mutluluğun ve güvenin her şeyden değerli olduğunu anlatıyor.
Sık Sorulan Sorular
Tarla Faresi neden şehirdeki yiyecekleri sevmedi?
Çünkü şehirdeki bolluk ve lezzet onun için güvenlik ve özgürlükten daha değerli değildi; korku ve tehlikelerden uzak bir hayatı tercih etti.
Tarla Faresi ile Şehir Faresi Masalının Ana Fikri:
- Mutluluk, zenginlik ya da konforun dışarıdan göründüğü gibi olmadığını, herkesin kendi yaşam tarzında memnun olabileceğini gösterir.
- Basit ve güvenli bir yaşam, gösterişli ama tehlikeli bir yaşamdan daha huzurlu olabilir.
- Masal, “Görünüşe aldanma, kendi yaşamını değerlendir” mesajını verir.
Masalın öğrettiği ders nedir?
Mutluluk ve huzur, lüks ve bolluktan önemlidir. Özgürce ve güven içinde yaşamak, en büyük mutluluktur.
Masal hangi yaş grubuna uygundur?
4–10 yaş çocuklar için uygundur, hem kısa özet hem tam metin hem sesli dinleme imkanı ile farklı tercihlere hitap eder.
Tarla Faresi ile Şehir Faresi masalının konusu nedir?
Masal, iki fare arkadaşın farklı yaşam tarzlarını anlatır. Tarla Faresi, kendi tarlasında basit, huzurlu ve güvenli bir yaşam sürerken; Şehir Faresi, şehirde lüks ve bol yiyecekle yaşar. Şehir Faresi Tarla Faresi’yi eleştirir, Tarla Faresi ise şehre gidip lüksü görür ama tehlikeler nedeniyle korkar. Sonunda Tarla Faresi huzurlu ve özgür olduğu tarlasına geri döner.
Bu Hikayemizi Beğendiyseniz…
Aslan ile Fare Masalını okumak ister misiniz?
Daha fazlası için Ezop Masalları sayfamızı ziyaret edin!




Bu Masal İçin Çok teşekkür ederiz.
Yazarın kim olduğunu anlıyamayınca masalkedisi sitesinden alıntıdır yazıyorum.
Her masalın altına yazan ismi büyükçe eklense çok iyi olur.
Buradan İzleyebilirsiniz.
You can watch it here.
https://www.youtube.com/watch?v=n6oC-fndp3k